Dezenformasyon Yasası – 2

Dezenformasyon Yasası – 2

Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’nin İncelemesi Bölüm 2;

Bu bölümde ise, kanun teklifi maddelerinde kamuoyunun tartıştığı maddeleri inceliyor olacağız. İncelememiz ilgili kanun maddesinin gerekçesi ve muhalefet şerhleri bakımından objektif olarak teknik açıdan olacaktır.

  • Basın Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Tartışmalı Maddeleri

 

  1. Madde Gerekçeleri;

Madde 29: Düşünce ve kanaat (ifade) özgürlüğü, kamusal tartışma ve kanaat oluşumunu mümkün kılarak demokratik toplumun oluşmasına katkı sağlayan temel hakların başında yer almaktadır. İfade özgürlüğünün temeli ve zemini, doktrinde “fikirler pazarı” olarak nitelendirilmektedir. Demokratik toplumun vazgeçilmezleri olan çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirlilik; bireyin kendisini geliştirmesine, dolayısıyla toplumun ilerlemesine yol açan en temel gerekliliklerdir. Bu gereklilikler ise ifade özgürlüğünün alt yapısını oluşturmaktadır. İfade özgürlüğü, haber ya da bilgiye ulaşma hakkı, kanaat sahibi olma hakkı ve kanaati açıklama hakkı olmak üzere üç unsurdan oluşmakta ve bu alanları korumaktadır. Haber ya da bilgiye ulaşma hakkı; bireylerin iletişim araçlarını özgürce kullanabilmelerine, haber ve bilgi kaynaklarına kolayca erişebilmelerine ve fikirler pazarında yer alan farklı görüşler arasından diledikleri seçimi yapabilmelerine, böylece kendilerine ait (özgün) düşünce ve kanaatlerini oluşturabilmelerine imkân sağlamaktadır. Özünde, negatif statü haklarından olan ifade özgürlüğü, devletler için negatif yükümlülük getirmektedir. Bunun yanı sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının ve Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru incelemelerinin etkisiyle temel hak ve özgürlüklerin günümüzde ulaştığı seviye, ifade özgürlüğü bakımından devletlerin pozitif yükümlülüklerini de ortaya koymaktadır.

Gelişmekte olan bu pozitif yükümlülüğün, özgürlüklerin önünü açmak ve geliştirmek yönünde olacağında şüphe bulunmamaktadır. Teknolojik gelişmelerin ve internetin yaygınlaşmasına bağlı olarak ciddi rağbet gören dijital platformlar, daha çok “içerik” olarak nitelendirilebilecek bilgi veya haberlerin yayılma hızını öngörülemez biçimde artırmış ve bu içeriklerin zihin süzgecinden geçme, analiz etme ve değerlendirme süresini oldukça kısaltmıştır. Bu noktada, internetin sağladığı anonim ortam yalan, yanlış veya manipülatif

içeriklerin artmasına neden olmuştur. Bilhassa, özel saiklerle oluşturulup organize bir biçimde yayılan içerikler veya bot hesaplar aracılığıyla yapılan paylaşımlar, internet ortamındaki dezenformasyonu hızlı bir biçimde artırmaktadır. Bu şekilde maksatlı bir biçimde oluşturulan uydurma içerikler, fikirler pazarındaki ürün güvenliğini olumsuz etkilemekte, bireylerin kanaat oluşumunu manipüle etmekte ve özgür düşünceyi ipotek altına alarak demokratik ortamın masumiyetini zedelemektedir. Sonuçta, kişilerin habere veya bilgiye erişimini kolaylaştırmaya yönelik mekanizmalar ve imkânlar geliştirilirken, haber veya bilginin güvenliği sağlanarak, özgür ve özgün fikirlerin demokratik ortamda çatışmasına ya da yarışmasına yönelik tedbirlerin alınması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.

 

Maddeyle, sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli olacak şekilde alenen yaymak suç olarak düzenlenmektedir. Fiilin, “kamu barışını bozmaya” elverişli olması aranarak, bu suçun somut tehlike suçu olduğu vurgulanmıştır. Bunun yanı sıra “dezenformasyon” olarak nitelendirilen bu fiillerin, kişilerin bireysel kanaatlerini açıklama veya haber verme haklarıyla karıştırılmaması için fiilin, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle gerçekleştirilmesi ilave bir unsur olarak aranmaktadır. Belirtmek gerekir ki, dezenformasyona konu içerik, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili doğrudan asılsız bir bilgi olabileceği gibi tahrif edilmiş bir bilgi de olabilecektir. Kamu barışına yönelik suçlar kapsamında ihdas edilen bu suçun, Bölümde yer alan diğer suçlardan daha farklı bir alanı düzenlediğinde şüphe bulunmamaktadır. Ayrıca suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hali, cezada artırım sebebi olarak öngörülmektedir.

  • İlgili Maddeye Muhalefet Şerhleri;

Teklifin 29. maddesi ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanununa yeni bir suç tipi eklenmektedir. Madde 217/A ile “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçu düzenlenmektedir. Söz konusu düzenlemede suçun manevi unsuru olarak “halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saiki” öngörülmektedir. Kişiden kişiye, dönemden döneme değişmesi mümkün olan bu duygu durumlarının ölçülmesi, saikin ortaya koyulması son derece sübjektif değerlendirmelere bağlıdır. Kamu barışının bozulmasına elverişlilik ölçütü de son derece göreceli olup bunun cezai müeyyideye bağlanması başta gazeteciler olmak üzere tüm halkın cezai tehdit altında bırakılmasına yol açmaktadır.

Düzenleme, temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının sınırları (AY m.13) ile haberleşme (AY   m. 22), düşünceyi açıklama ve yayma (AYm. 26), basın hürriyetleri (AYm. 28) bakımından Anayasaya aykırılık teşkil etmektedir. Seçim dönemi yaklaşırken; bu türden bir kanun teklifinin yasalaşacak olması; yaklaşan seçimlerin iktidar tarafından, baskı altında yapılmak istendiğinin alameti farikalarından yalnız biridir. Nitekim yerleşik demokrasi kültürüne sahip Fransa’da dahi; dezenformasyonu önlemeye yönelik yasalar, 2018 yılında, seçimlere 3 ay kala çıkarılmıştır. 772 sayılı Bilgi Manipülasyonuna Karşı Teşkilatlanma Kanunu ile 799 sayılı Bilgi Manipülasyonu ile Mücadele Kanunu yasalaşırken; bu kanunların hükümet  tarafından siyasal araç olarak kullanılacağı dile getirilmiş ve parlamento tarafından iki kez reddedilmiştir. Dezenformasyon, gelişen teknolojiyle beraber dünyanın gündeminde yerini alan bir konudur. Fakat sahte haberlere ve dezenformasyona karşı mücadelede; sert ve muğlak ceza kanunları bir araç olarak kullanılamaz. Söz konusu 29. madde; ifade özgürlüğü ve basın hürriyeti bağlamında; bilgi ve fikir ile haber alma ve yayma haklarının ihlaline, vatandaş

gazeteciliğinin ortaya çıkmasının önlenmesine, bir konuda kanaat ve kamuoyu oluşturulmasının engellenmesine, sansür oto-sansür uygulamasına, internetin özgürce kullanımının sınırlandırılmasına neden olacaktır.

Düzenleme, Hukuk devleti ilkesi (AY m.2), temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasının sınırları (AY m.13), kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı (AY m.19), suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi (AY m.38) bakımından da Anayasaya aykırılık teşkil etmektedir. Anayasa’nın 2’inci ve 38’inci maddelerinde güvence altına alınan hukuk devleti ile suç ve cezaların kanuniliği ilkeleri uyarınca; suç tipi, açık — net — anlaşılabilir — ulaşılabilir — öngörülebilir – objektif biçimde tanımlanmalıdır. Teklifte yer alan suç tipi ise, tamamen muğlak kavramlarla kaleme alınmıştır. Bu suç, iktidarın tesiri altındaki yargının keyfi uygulamalarına neden

olacaktır. Kişi hangi somut eyleminin bu suçu oluşturacağını önceden hukuki kesinlik içinde tayin edemeyecek; davranışlarını buna göre şekillendiremeyecektir. Kişi, yaptığı her paylaşımda, söylediği her sözde; bu suçun faili konumuna düşme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.  

 

Teklifte “sırf halk arasında endişe, korku, panik yaratmak” amacı, özel kast olarak belirlenmiştir. 1 yıldan 3 yıla kadar öngörülen hapis cezası; Anayasa’nın 19’uncu maddesinde yer alan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına ölçüsüz bir müdahale yapılmasına sebep olacaktır. Öte yandan, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası aralığı; hükmün açıklanmasının geri bırakılması ( Ceza Muhakemesi Kanunu  Md. 231), hapis cezasının ertelenmesi (Türk CezaKanunuMd. 51) gibi kurumların şartlarının oluşmasını zorlaştırmaktadır. Söz konusu düzenleme Uluslararası antlaşmaların iç hukuka etkisi bakımından da aykırılık doğuracaktır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin suç ve cezaların kanuniliği ilkesine ilişkin 7’nci ve ifade özgürlüğüne ilişkin 10’uncu maddelerini ihlal ettiğinden Anayasa’nın 90’ıncı mad de sine de aykırıdır. Bu durum, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası mahkemelerde sorumluluğunun doğmasına sebep olacaktır.

 

Bu madde nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti’nin AİHM’e tazminat ödemesi kaçınılmazdır. Tüm bu yukarıda sayılan gerekçeler doğrultusunda maddenin teklif metninden çıkarılması şarttır ancak bu yönde verdiğimiz önergemiz kabul edilmemiştir.

06.06.2022

Onursal ADIGÜZEL

İstanbul

Ahmet Tuncay ÖZKAN

İzmir

Burak ERBAY

Muğla

MADDE 29- Bu maddeyle gerek sivil toplum, gerek siyaset gerekse de gazeteciler üzerinde çok ciddi bir baskı uygulanması hedeflenmektedir. Gazetecilere kaynağını açıklamasını yoksa ceza verilebileceği tehdidi yapılmaktadır. Medyayı, demokrasinin ayrılmaz bir parçası yapan kaynakları ve kaynaklarının gizliliğidir. Uluslararası sözleşmeler bunu güvence altına alır ve gazetecilik her türlü baskıya rağmen bu güvenceyle yoluna devam edebilir. Burada yapılmak istenen bu düzenleme gazeteciliği gazetecilik yapan temel değerleri ortadan kaldırmayı hedefliyor. Bununla beraber objektif olmayan kriterlerle ceza öngörülmektedir.

06.06.2022

Dersim DAĞ

Diyarbakır

Abdullah KOÇ

Ağrı

Madde 29: Teklif metninin 29’uncu maddesi, özgürlükleri kısıtlama açısından en olumsuz maddedir ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26’ncı maddesi ile açıkça çelişir niteliktedir. Nitekim madde ile yapılan suç tanımları Anayasa’nın 26’ncı maddesinde yer alan “herkes düşünce ve kanaatlerini açıklama ve yayma hakkına sahiptir” ifadesine aykırılık oluşturmaktadır. Bu madde ile muğlak suçlar oluşturulmakta ve düşünce ve kanaatleri açıklama özgürlüğü kısıtlanmaktadır. Bu madde bu haliyle kabul edilirse insan kaçakçılarının kamyonlarının kasasından inen yabancı kaçakların videosunun paylaşılması “nefret ve ayırımcılığa zemin oluşturmak” gerekçesiyle suç sayılabilecek, hatta kaçaklar ve sığınmacıların yasadışı davranışlarının paylaşılması da cezaya sebebiyet verebilecektir.

 

Bu madde ile ilgili olarak “illegal içerik” ve “dezenformasyon” ayrımını doğru yapmak gerekmektedir. İllegal içerik, yasadışı içerikleri belirlerken dezenformasyon tamamen yasa dışı değildir. Bazı durumlarda zararlara sebep olsa da bu sonuçların her zaman planlı olmasını beklemek doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

 

Ayrıca bu teklif maddesinin neticesinde gazetecilerin haber verme özgürlüğünün de oldukça kısıtlanacağı öngörülmektedir. Bu bağlamda komisyon toplantıları sırasında bu maddenin tekliften çıkarılması için muhalefet partilerince verilmiş önergeler iktidar milletvekillerince kabul edilmemiştir.

Ayhan ALTINTAŞ

Ankara

  • Madde Gerekçeleri;

Madde 30: Teklif ile, Türk Ceza Kanununda ihdas edilen “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma”

Başlıklı 217/A maddesi bakımından temyiz kanun yoluna başvurulabilmesine imkân tanınmaktadır.

  • İlgili Maddeye Muhalefet Şerhleri;

Teklifin 30. maddesi ile 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun temyizi düzenleyen 286. maddesine (3.fıkra / (a) bendi / (6) numaralı alt bende) “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma (madde 217/A) suçu” eklenmektedir. Buna göre temyiz edilemeyecek sayılı kararlar kapsamında olsa bile; teklifin 29’uncu maddesiyle TCK’ya eklenen halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu nedeniyle verilen Bölge Adiiye Mahkemesi Ceza Dairelerinin kararlarının temyiz edilebilmesinin önü açılmaktadır. 29. Madde ile getirilen düzenlemenin Anayasa’ya aykırılığı göz önün de bulundurulduğunda 29. Madde ile bağlantılı olarak 30. Maddenin de teklif metninden çıkarılması gerekmektedir. Ancak bu doğrultuda verdiğimiz maddenin teklif metninden çıkarılması yönündeki önergemiz kabul edilmemiştir.

06.06.2022

Onursal ADIGÜZEL

İstanbul

Ahmet Tuncay ÖZKAN

İzmir

Burak ERBAY

Muğla

MADDE 30- Bu düzenleme bütün muhalif medyaya karşı kullanacak bir düzenlemedir. Her açıklama, her toplantı için bu madde uygulamaya konulabilecektir. Ucu açık kavramlarla, ani demokratik bir uygulama süreci yasallaştırılmak istenmektedir.

Dersim DAĞ

Diyarbakır

Abdullah KOÇ

Ağrı

Madde 30: Madde ile 29’uncu madde ile Türk Ceza Kanunda ihdas edilen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” başlıklı 217/A maddesi bakımından temyiz başvurularına imkân verilmesi amaçlanmaktadır. 29’uncu madde, Anayasa’ya aykırılık teşkil etmekte ve halkın düşünce ve kanaatlerini açıklama hürriyetini kısıtlamaktadır. Bu nedenle teklifin 30’uncu maddesinin de teklif metninden çıkarılması uygun olacaktır. Bu amaçla komisyon toplantısı sırasında vermiş olduğumuz önerge iktidar milletvekillerince kabul edilmemiştir.

Ayhan ALTINTAŞ

Ankara

  • Madde Gerekçeleri;

Madde 31: Erişim Sağlayıcıları Birliği, 5651 sayılı Kanunun 6/A maddesi ile erişimin engellenmesi kararlarının uygulanmasında koordinasyon görevini ifa etmek amacıyla 2014 yılında kurulmuştur. İnternetin dinamik ve gelişmekte olan yapısı nedeniyle gerek kurumların gerekse mevzuatın uyumluluğu açısından değişikliklerin ve yeniliklerin yapılması kaçınılmazdır. 5651 sayılı Kanun ve diğer özel kanunlarda internet ortamına yönelik getirilen yeni düzenlemeler nedeniyle Birliğin görev ve yetki alanının yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Birlik kuruluş itibariyle sadece erişimin engellenmesi kararlarının uygulanması hususunda görev ile donatılmış iken 2020 yılında 7253 sayılı Kanun ile 5651 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde yapılan değişiklik

sonrası içeriğin çıkarılması kararlarının içerik ve yer sağlayıcılara bildirilmesi konusunda da görevli kılınmıştır. Bu kapsamda, birinci fikra kapsamında yapılan değişiklikle, 6/A maddesinin 2014 yılında yürürlüğe girmesinden sonra Kanuna 2015 yılında eklenen 8/A maddesinin uygulamasında yaşanan fıkra metninden kaynaklanan tereddüt giderilmiş, Birliğin görev alanı erişimin engellenmesi kararları ile birlikte içeriğin çıkarılması kararlarının uygulanması ile ilgili 5651 sayılı Kanun ve diğer özel kanunlarda yapılan değişiklikleri de kapsayacak şekilde yeniden belirlenmektedir.

İnternetin hayatımıza kattığı sayısız faydalarının yanında kullanıcılar için ve özellikle korunmaya

muhtaç durumda olan çocuklar için taşıdığı risk ve zararların varlığı da kabul edilen bir gerçektir.

İnternetin riskleri ve zararları ile mücadelenin sadece erişimin engellenmesi ve içeriğin çıkarılması

yoluyla yapılamayacağı, internetin kullanımı konusunda kullanıcıların bilinçlendirilmesinin de bir

o kadar önem taşıdığı aşikardır. Üçüncü fıkra kapsamında yapılan değişiklikle, internet hizmetini

kullanıcılara doğrudan sunan erişim sağlayıcılardan müteşekkil bir yapı olan Birliğin görev ve faaliyet alanı, internetin bilinçli ve güvenli kullanımı yönünde aktif olarak çalışmalar yürütmesi amacıyla yeniden düzenlenmektedir. Erişimin engellenmesi kararları, uygulanmak üzere Birliğe gönderilmekte ve kararların uygulanmasında koordinasyon görevini yürütmekte olan Birlik tarafından kararların gereğini yerine getirmede doğrudan yükümlülüğü bulunan erişim sağlayıcılara bildirilmektedir. Kararların Birliğe tebliği ile erişim sağlayıcıların da yasal sorumluluğu başlamaktadır. Yedinci fıkra kapsamında yapılan değişiklikle, Birlik ile erişim sağlayıcılara rasın da kararların bildirimi noktasında doğru ve hızlı bir şekilde veri akışının sağlanmasını teminen gerekli yazılım ve donanımın erişim sağlayıcılar tarafından getirilmektedir.

kurulması yükümlülüğü Birliğin tüzükle belirlenen farklı faaliyet alanlarında çalışması neticesinde elde edeceği gelirlerin ya  da Birliğe faaliyet alanlarında kullanmak üzere yapılacak bağışların da gelir olarak kabulü için dokuzuncu fikra yeniden düzenlenmektedir. Onbirinci fıkra ile getirilen düzenlemeyle, Erişim Sağlayıcıları Birliğine, kendisine gelen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesine yönelik mahkeme kararlarını, 5651 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen ve daha hızlı iletişimi sağlayan elektronik posta yoluyla ilgili içerik veya yer sağlayıcılarına bildirme imkânı sağlanmaktadır.

  • İlgili Maddeye Muhalefet Şerhleri;

Teklifin 31. maddesi ile 5651 Sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanunun 6/A maddesinde değişiklik yapılması öngörülmektedir. Bu değişiklik ile Erişim Sağlayıcıları Birliğinin (ESB) yetkileri artırılmaktadır. Buna göre önceden ESB yalnızca Kanunun 8. Maddesinde belirlenen katalogdaki suçlara dair içeriğin çıkarılmasına ve/veya erişime engellenmesine dair verilen kararların uygulanmasını sağlıyorken; teklifin 31. maddesi ile ESB’ye 5651 Sayılı Kanunun 8/A maddesinde saylan gecikmesinde sakınca bulunan hallerde içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi hallerinde verilen kararların uygulanması yetkisi de verilmektedir.

Halihazırda ESB’nin erişim engellemelerdeki yetki aşımı göz önünde bulundurulduğunda, ESB’ye daha fazla yetki verilmesinin mevcut sorunlara çözüm üretemeyeceği, aksine daha büyük sorunlara yol açacağı ortadadır. Bu nedenle maddenin tekliften çıkarılması gerekmektedir. Ancak bu doğrultuda verdiğimiz maddenin teklif metninden çıkarılması yönündeki önergemiz kabul edilmemiştir.

06.06.2022

Onursal ADIGÜZEL

İstanbul

Ahmet Tuncay ÖZKAN

İzmir

Burak ERBAY

Muğla

  • Madde Gerekçeleri;

Madde 32: İnternetin dağınık ve dinamik yapısı nedeniyle içerik veya yer sağlayıcının nerede bulunduğunun tespitinde yaşanan sorunların ve buna bağlı olarak ortaya çıkan yetki tartışmasının

giderilmesi ve katalog suçlarla daha etkin mücadele edilebilmesi amacıyla yurt içi yurt dışı ayrımı

kaldırılarak Başkanın engelleme yetkisinde yeknesaklık sağlanmış olacaktır. (Örneğin; yurt dışındaki bir  intihara  yönlendirme içeriğine müdahale edebilen Başkan, yurt içindeki intihara yönlendirme içeriğine de müdahale edebilecektir.) Maddeye, eklenen (ç) bendiyle, Milli İstihbarat Teşkilatının faaliyetleri ve personeline yönelik suç teşkil eden içerikler katalog suçlar kapsamına dahil edilmiştir.

  • İlgili Maddeye Muhalefet Şerhleri;

Teklifin 31. maddesi ile 5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılar Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’un 8. Maddesi kapsamındaki katalog suçlar genişletilmekte ve bu maddeye MİT görev ve faaliyetlerine ilişkin bilgi ve belgeleri ve MİT mensupları ve ailelerinin kimliklerini, makam, görev ve faaliyetlerini ifşa eden haber ve içerikler de eklenmektedir. Yine bu madde ile Kanundaki “katalog suçlar”la etkin mücadele adı altın da idarenin yetkileri daha da artırılmaktadır.

 

5651 sayılı Kanunda BTK Başkanı’nın elinde istisnai bir yetki bulunmaktadır ve Kanunun m.8/4 fıkrasın da BTK Başkanı’na erişimin engellenmesi ya da içeriğin çıkarılması kararını re’sen verebileceği haller açıkça sıralanmıştır. Hangi suçlar için “yeterli şüphe” sebebi varsa Başkanın re’sen hareket edebileceği, hangi hallerde yetkinin hakim ve mahkemede olduğu hususu zaten düzenlenmiştir.

 Site içerik ya  da yer sağlayıcısının “yurtiçi yada yurtdışı”nda olmasına göre farklı yürüyen ve “BTK Başkanı’nın hizla erişim engelleme/içeriğin çıkarılması kararını vermesini geciktirdiği” savunulan bu ayrım teklif ile kaldırılmak istenmektedir. Yine teklifle, içerik veya yer sağlayıcısının “yurtiçi/yurtdışında” olması ayrımı kalktığından, BTK Başkanın yurtiçindeki içerik ve yer sağlayıcılarının yayınları aleyhine re’sen karar vereceği haller genişletilmektedir. Madde, BTK Başkanı’nın re’sen karar vereceği katalog suçların listesini artırarak yargı ile idare arasında bir ikilik doğurma tehlikesi taşımaktadır. Üstelik MİT, MİT mensupları ve aileleri hakkında yapılan haberler de katalog suçlar listesine eklenmekte; BTK Başkanı’na bu konuda da erişimin engellenmesi/içeriğin çıkarılması için “yeterli suç şüphesi” görüyorsa re’sen karar alma yetkisi verilmektedir.

 Öte yandan, MİT mensuplarıyla ailelerinin bilgilerini paylaştığı iddia edilen haberlerin, BTK Başkanı’nın takdiriyle çıkarılması ya da siteye erişimin engellenmesi basın ve ifade özgürlüğü, habere erişim hakkı ile çelişkili bir durum oluşturmaktadır. Bu nedenle maddenin tekliften çıkarılması gerekmektedir. Ancak bu doğrultuda verdiğimiz maddenin teklif metninden çıkarılması yönündeki önergemiz kabul edilmemiştir.

06.06.2022

Onursal ADIGÜZEL

İstanbul

Ahmet Tuncay ÖZKAN

İzmir

Burak ERBAY

Muğla

Madde 32: Teklifin 32’nci maddesinin (ç) bendiyle “1/11/1983 tarihli ve 2937 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununun 27’nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında yer alan suçlar” katalog suçlar kapsamına dâhil edilmesi öngörülmektedir. Bu bent, milli güvenlik açısından önem arz etmekte ancak bunun yanı sıra istismara açık bir yapı da teşkil etmektedir. Bu bağlamda bu maddenin teklif metninden çıkarılması gerekli görülmüş ve komisyon toplantısı sırasında önerge verilmiştir. Ancak bu önergemiz İktidar Partisi milletvekillerince kabul edilmemiştir.

Ayhan ALTINTAŞ

Ankara

  • Madde Gerekçeleri;

Madde 34: Birinci fıkra kapsamında yapılan değişiklikle, kullanıcılar ve yetkili merciler ile sosyal

Ağ sağlayıcılar arasın da muhataplık ilişkisini güçlendirmek suretiyle kişilik haklarının korunmasına yönelik daha etkin bir mekanizmanın oluşturulması amaçlanmaktadır.

 

Dördüncü fıkra kapsamında yapılan değişiklikle, 29 Temmuz 2020 tarihli ve 7253 sayılı Kanun ile

genişletilerek sosyal ağ sağlayıcıların bağımsız sosyal ağ sağlayıcılara getirilen raporlama yükümlülüğü ve  tarafsız bir şekilde kullanıcılara eşit hizmet verme yönündeki politikalarının ve başlık etiketleri, öne çıkarılan veya erişimi azaltılan içeriklere ilişkin algoritmalarının raporlara yansıtılmasının sağlanması ve reklam kütüphanesi oluşturmak suretiyle şeffaflığın artırılması hedeflenmektedir.

 

Beşinci fıkra ile getirilen düzenlemeyle, belirli suçlara ilişkin olarak yürütülen yargılama faaliyetleri kapsamında sosyal ağ sağlayıcıların adli mercilere bilgi vermemesi neticesinde soruşturma ve kovuşturmaların akamete uğramasının önüne geçilmesi hedeflenmektedir. Belirtmek gerekir ki, bu düzenleme sosyal ağ sağlayıcılarının diğer suçlara ilişkin olarak, yargı mercilerine bilgi verme yükümlülüğünü ortadan kaldırmamaktadır.

 

 

Yedinci fıkra ile getirilen düzenlemeyle, sosyal ağ sağlayıcıların, çocuklara yönelik ayrıştırılmış hizmet sunmasının sağlanması suretiyle çocukların sosyal ağlarda daha etkin korunması hedeflenmektedir.

 

Onuncu fıkra ile getirilen düzenlemeyle, Kanunun 8 ve 8/A maddeleri kapsamında Başkan tarafından verilen içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin engellenmesi kararlarının sosyal ağ sağlayıcılar tarafından yerine getirilmemesi durumuna dair ilave yaptırımlar öngörülmektedir.

 

Onbirinci fıkra ile getirilen düzenlemeyle, Kanun kapsamında Başkan tarafından verilen idari para cezalarının yasal süresinde ödenmemesi durumunun bir yıl içinde birden fazla gerçekleşmesi halinde sosyal ağ sağlayıcıya yaptırım getirilmektedir.

 

Onikinci fıkra ile getirilen düzenlemeyle, reklam yasağı kararının etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla reklam yasağına aykırı davranan Türkiye’de mukim vergi mükellefi gerçek ve tüzel kişilere idari yaptırım getirilmektedir.

 

Onüçüncü fıkra ile getirilen düzenlemeyle, sosyal ağlarda kullanıcı haklarının daha etkin korunması hedeflenmektir.  

 

Onbeşinci fıkra ile getirilen düzenlemeyle, sosyal ağ sağlayıcının, başlık etiketleri veya öne çıkarılan içerikler aracılığıyla ortam sağladığı başkasına ait yayın yoluyla işlenen suçtan, yayını sunuş biçiminden kullanıcının söz konusu yayına ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise sorumlu tutularak suçlarla etkin mücadele edilmesi hedeflenmektedir.

 

Onaltıncı fıkra ile getirilen düzenlemeyle, sosyal ağ sağlayıcıların kişilerin can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan içeriğe ve içeriği oluşturana ilişkin bilgileri yetkili kolluk birimleriyle paylaşma yükümlülüğü getirilmektedir.

 

Onsekizinci fıkra ile getirilen düzenlemeyle, sosyal ağ sağlayıcının Kanun kapsamındaki yükümlülüklerine uyumuna ilişkin yerinde ve etkin inceleme mekanizması kurulmasına imkan sağlanmaktadır.

 

Ondokuzuncu fıkra ile getirilen düzenlemeyle, sosyal ağ sağlayıcının olağanüstü durumlarda alacağı tedbirlere ilişkin kriz planı oluşturma ve Kuruma bildirme yükümlülüğü getirilmektedir.

 

Yirminci fıkra ile getirilen düzenlemeyle, kullanıcı verilerini barındırma, çocuklara özgü ayrıştırılmış hizmet sunma konusunda gerekli tedbirleri alma, kullanıcı haklarının korunması gibi 5651 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesinin altıncı, yedinci, onüçüncü, onaltıncı, onsekizinci ve ondokuzuncu fıkralarında yer alan belirli yükümlülükleri yerine getirmeyen sosyal ağ sağlayıcıya idari para cezası yaptırımı öngörülmektedir.

  • İlgili Maddeye Muhalefet Şerhleri;

Teklifin 34. maddesi ile Hatırlanacağı üzere 2020 yılında yasalaşan 7253 sayılı Kanun’un 6. maddesiyle, 5651 sayılı Kanun’a ek 4. madde eklenmiş, söz konusu maddenin tümü hakkında, Anayasa’ya aykırı olduğundan bahisle AYM nezdinde iptal davası açılmıştır. 5651 sayılı Kanun’un ek 4. mad de si nde değişiklik yapan teklifin 34’üncü maddeside bu kapsamda Anayasal bağlamda

sorun teşkil etmektedir. Yine BTK’nin bilgi ve belge talep etme yetkisinin sınırlandırılmaması,

Anayasa’nın 2, 7, 13, 20, 35, 90 ve 123’üncü maddelerine aykırılık içermektedir.

 İçeriğin çıkarılması ve /veya erişimin engellenmesi kararı verilmesi ve kararın gereğinin yerine getirilmesi bakımından yeterli usuli güvencelerin öngörülmemesi, Anayasa’nın Başlangıç bölümüne, 2, 6, 7, 10, 13, 22, 26, 28, 35, 36, 38, 40, 48, 90, 123, 125 ve 153’üncü maddelerine de aykırıdır. Bu çerçevede ilgili maddenin kanun teklifinden çıkarılması gerekmektedir. Ancak bu doğrultuda verdiğimiz maddenin teklif metninden çıkarılması yönündeki önergemiz kabul edilmemiştir.

06.06.2022

Onursal ADIGÜZEL

İstanbul

Ahmet Tuncay ÖZKAN

İzmir

Burak ERBAY

Muğla

Madde 34: Teklif metninin 34’üncü maddesinde öngörülen “Sosyal ağ sağlayıcı, bu Kanun kapsamındaki suçlara ilişkin içerikler ile başlık etiketlerinin yayınlanmamasına ilişkin kendi sistem, mekanizma ve algoritmasında Kurumla işbirliği halinde gerekli tedbirleri alır ve bu tedbirlere raporunda yer verir.” cümlesi teklifin 29’uncu maddesinde ortaya konan suçlar üzerinden sosyal ağ sağlayıcılarına bir yükümlülük getirmekte, bu yükümlülük neticesinde de bahsi geçen 29’uncu maddeye karşı sosyal ağ sağlayıcılarının da sorumlu olması öngörülmektedir. Sosyal ağ sağlayıcıları, yönetim tarafından sınırları muğlak bırakılmış olan suç çerçevesindeki içerik ve başlık etiketlerine karşı sansür uygulaması halkın haber alma, düşünce ve kanaatleri açıklama özgürlüğüne zarar verecek niteliktedir. Ayrıca yasa dışı içerik ve dezenformasyon arasındaki fark gözetilerek bu sorumluluğun yalnızca yasa dışı içerikler için sosyal ağ sağlayıcılarına yüklenmesi daha doğru olacaktır, nitekim sosyal ağ sağlayıcılarının dezenformasyondan mesul tutulması olumsuz bir tutumdur. Kaldı ki sosyal ağ sağlayıcıları çoğunlukla yasa dışı içeriklere karşı tedbir almaktadır. Bu bağlamda, bahsi geçen teklif maddesinin teklif metninden çıkarılmasına yönelik tarafımızca önerge verilmiştir ancak bu önerge iktidar milletvekillerince kabul edilmemiştir.

Ayhan ALTINTAŞ

       Ankara

MADDE 34- 5651 sayılı Kanunun ek 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş, fıkraya aşağıdaki cümleler eklenmiş, dördüncü fıkrasına aşağıdaki cümleler eklenmiş, maddeye dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül ettirilmiş, teselsül neticesinde oluşan altıncı fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fikra eklenmiş ve diğer fikralar buna göre teselsül ettirilmiş, teselsül neticesinde oluşan dokuzuncu fıkranın ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmış ve bu fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, diğer fikralar buna göre teselsül

ettirilmiş, maddeye teselsül neticesinde oluşan on dördüncü fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş, maddeye teselsül neticesinde oluşan on yedinci fıkradan sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkralar eklenmiş ve diğer fikra buna göre teselsül ettirilmiştir.

 Kanun teklifinin 34. maddesine göre, halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma, devletin ve ülke bütünlüğünü bozma, anayasal düzene karşı suçlar ve devlet sırlarına karşı suçlar gibi katalog suçlar söz konusu olduğunda, içerikleri oluşturan veya yayanlara ilişkin bilgiler savcılık ya da mahkeme tarafından talep edildiği taktirde sosyla medya platformları bu bilgileri vermek zorunda. Vermedikleri takdirde sosyal medya platformunun bant genişliğinin yüzde 90 oranında daraltılması söz konusu olabilecek. İçerik çıkarılması veya engellenmesi kararlarına uyulmadığı takdirde sosyal medya platformlarına 6 aya kadar reklam yasağı getirilebilecek. Bu durum sosyal medya kullanıcılarının bilgilerinin istenildiği zaman alınabileceği bir düzenlemedir. İstenildiği an gözaltı ve soruşturma furyası başlatılabilir. Sosyal medyayı da yandaş medya haline getirme düzenlemesidir bu aynı zamanda.

06.06.2022

Dersim DAĞ

Diyarbakır

Abdullah KOÇ

Ağrı

Kamuoyunda en çok tartışılan madde olan 29.Madde ile ilgili Yargıtay 8. Ceza Dairesi Üyesi İhsan Baştürk’ün ilgili madde hakkındaki yorumları aşağıdadır.

 

Yargıtay 8.Ceza Dairesi Üyesi İhsan Baştürk, teklifin özellikle “Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma”

başlıklı ve kamuoyunda “sansür” maddesi olarak tanımlanan 29 uncu maddesiyle ilgili dikkat çekici eleştirilerde getirdi. Yargıtay’da görev yaptığı 8. Ceza Dairesinin, söz konusu maddenin de dahil olduğu suç türlerinin yargılamasını yaptığının altını çizen ve bu bağlamda birinci derecede uygulayıcı konumda olduklarını vurgulayan İhsan Baştürk’ün, teklifin 29 uncu maddesinin “hukuki belirlilik” içermediği, mahkemelerde farklı kararların verilmesine kaynaklık edeceği ve yüzde 99 basına yönelik olduğunu ifade ettiği görüşlerinden öne çıkanlar şöyle:

 

Suçta ve cezada kanunilik ilkesi’ hem Anayasamızda hem ceza kanunlarında vurgulanan temel hak ve hürriyetlere ilişkin çok önemli bir maddedir. Bu madde bir taraftan bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına alırken diğer taraftan “ hukuki güvenlik ilkesi’ni, bireylerin serbestçe, özgürce hukuk devletinde, toplum içinde kendilerini ifade edebilmelerine imkân tanımaktadır. Bu prensip, bu ilke sayesindedir ki bireyler hangi fiillerin suç oluşturduğunu ve cezasının ne olduğunu bilebilecek duruma kavuşurlar. Bu bağlamda, kanunilik ilkesinin en önemli unsurlarından birisi “kıyas yasağı” yanında “belirlilik ilkesi” ‘dir. “Belirlilik ilkesi” sayesinde bireyler, hukuk devletinde hangi davranışların yasaklandığını hiçbir tereddüde meydan bırakmayacak şekilde bilebilecek durumda olabilecek; böylelikle, kişilerin toplumsal hayatlarını, sosyal hayatlarını hiçbir endişeye, mani olmadan maddi ve manevi varlıklarını geliştirebilmeleri mümkün olabilecektir. Bu bağlamda, “Kamu düzeni” kavramı, “ülkenin iç ve dış güvenliği” kavramı, “kamu barışını bozma” kavramı; bunların içeriğinin belirlenmesinin yargı erki tarafından uygulanmasında önemli tartışmalar çıkarabileceğini tahmin etmek hiç de güç değildir. Ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve ge nel sağlığıyla ilgili bilginin ne olduğunun belirlenmesi, kanaatimizce oldukça güçlük arz edecektir. Akabinde bu bilginin ne olduğu belirlense bile bunun kamu barışını bozmaya elverişli şekilde yayılması unsurunun belirlenmesi de ayrı bir güçlük olarak karşımıza çıkmaktadır. 

 Teklif metninde yer alan “alenen yayma” ifadesinin ne olduğunun belirlenmesi uygulamada güçlük doğurabilecek nitelikte gözüküyor. Bu bağlamda, bir içeriğin sadece beğenilmesi, sadece “retweet” yapılması, sadece paylaşılması yayma mıdır? Bunun sınırları nedir? İştirak hükümleri çerçevesinde nasıl değerlendirilecek? Dolayısıyla hangi fiiller suç oluşturup hangileri oluşturmayacak? Bunun belirlenmesi, alenen yayma unsuru anlamın da da zorluklar doğuruyor ve bunun da ülke çapında farklı uygulamaların oluşmasına sebebiyet verebilecek bir unsur olarak ve dolayısıyla mağduriyetlere sebebiyet verebilecek bir unsur olarak dikkatimi çekmekte.

 * Fail in gerçek kimliğinin gizlenmesi…” Yani “gizlemek” ne demek? Fail hangi durumda gerçek unsuru gizliyor? Çünkü bu bir ağırlaştırıcı sebep olarak öngörülmüş. Özellikle bilgisayar ağları ortamı gözetildiğinde herkes bir “nick name”  kullanıyor, müstearat kullanıyor, farklı bir hesapla hareket ediyor ve sosyal medyada, ağ ortamında bazı kişiler gerçek isimleriyle tanınmıyor, oradaki ismiyle tanınıyor. Dolayısıyla gerçek kimliği gizleme ağırlaştırıcı sebebi de bu  bağlamda belirlilik ilkesi çerçevesinde ciddi sakıncalar doğurabilecek olarak gözüküyor.  Norm yapma tekniği bakımında da sakıncalı… Teklifle öngörülen suç tipinin zaten basın – yayın işlenebileceği gözetildiğinde… Çünkü bu veri, bu bilgi yüzde 99 basın – yayın yoluyla işlenebilecek bir suç ama 218’inci maddede bildiğimiz gibi bir ağırlaştırıcı sebep var. Dolayısıyla, basın – yayın yoluyla işlenebilmesini, biz âdeta bir ağırlaştırıcı sebebi, bir unsuru yeniden ağırlaştırıcı sebep saymak yoluyla norm yapma tekniğine aykırı bir yöne getiriyoruz.”

 Evet sevgili dostlar bu yasa tasarının inceleme raporunu sizler için elimden geldiği kadarı ile objektif olarak yapmaya çalıştım.

 Son Söz…

Julian Assange’nin The Australian da yayımlanan makalesinde bakın internet gazeteciliğini nasıl tanımlamış…

“Gerçeği ortaya çıkartmanın yeni yolu internet teknolojilerini kullanmaktan geçiyor. Elimizdeki bilgileri halka ulaştırmak için medyayı kullanıyoruz.

 

İnternet de okura, bir tıklamayla bilginin kaynağına ulaşma imkanı veriyor. Böylece Haber doğru mu? Gazeteci elindeki verileri doğru yansıtabilmiş mi? Sorularına okurun kendisi karar verebiliyor. “

Sevgiyle Kalın.

Cüneyt Üre

Adli Bilişim & Siber Güvenlik Uzmanı

No Comments

Comments are closed.